Pinokyo

Tilki ile kediden ayrıldıktan sonra Pinokyo, hiç beklemedi. Yarım saat sonra dönmek üzere kente gitti. Sonunda yarım saatin dolduğunu hesaplayan Pinokyo, bolluklar tarlasına döndü. Kalbi bir saat gibi çarpıyordu. Bir yandan koşuyor bir yandan da kendi kendine söyleniyordu.
– Ya iki bin altın yerine bin altın olduysa. Belki de beş bin altın olmuştur. Yüz bin altın da olabilir. O zaman zengin bir bey olurum. Saraylarım olur. Bin tane oyuncak at alırım. Bunlar için de bin tane ahır yaptırırım. Sarayın depolarını şekerlerle doldururum. Büyük bir kütüphanem olur. Çikolatalar, kremalar, pastalarla dolu kocaman bir kütüphane...